Sağlık Bakanlığından verilen bilgiye göre, kan tahlilleri Türkiye’ye gönderilen şüpheliler içerisinde 3 kişide pozitif sonuç bildirildiği belirtilerek, Bakanlığın girişimleri sonucu Kıbrıs Rum Kesimi’de de bugün itibariyle 1 vaka bildirildiği kaydedildi.
Batı Nil Virüsü’nün nadiren nörolojik semptomlara ve çok düşük oranlarda ölümlere yol açabildiğine dikkat çekilen açıklamada, virüsün 50 yıldan fazladır birçok ülkede bildirildiği kaydedildi.
Hastalığın genelde mevsimsel olduğu, yaz boyunca ve sonbaharın erken dönemlerinde görüldüğü belirtilen açıklamada, salgın bölgelerinin başlıca kuş göç yolları üzerinde yer aldığı, sivrisineklerin taşıyıcı kuşlardan beslenirse, virüsü alarak insanlara bulaştırabildikleri ifade edildi.
Çoğunlukla Afrika, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Amerika ve Batı Asya’da görülen BNV’nin ülkede ilk kez tespit edildiği vurgulanan açıklamada, “2018 yılında Avrupa’da olgularda artış saptanmış, İtalya ve Yunanistan’da salgın gelişmiş, az da olsa ölümler olmuş ve yine 2018 yılında Türkiye’de de 26 vaka bildirilmiştir” denildi.
SADECE SİVRİSİNEKLER İLE BULAŞIYOR
Batı Nil Virüsü’nün sivrisinekler ile bulaştığı vurgulanan açıklamada, virüsün insandan insana bulaşmasının mümkün olmadığı, damlacık, tükürük, el sıkışma veya öpüşme yolu ile asla bulaşmadığına dikkat çekildi.
Hastaların yaklaşık yüzde 20’sinde ateş görüldüğü ifade edilen açıklamada, “Yaşamı tehdit etmeyen hafif semptomlar ile giden ve birkaç günde kendiliğinden iyileşen bir hastalık görülür” denildi.
HASTALARA GEREKLİ BİLGİLENDİRME YAPILDI
Ülkede hastalığın kontrolüne yönelik Sağlık Bakanlığı tarafından yerel yönetimler ve ilgili kurumlarla iş irliği içinde gerekli koruma tedbirlerinin alındığına işaret edilen açıklamada, virüs tespit edilen hastalara ve yakınlarına gerekli bilgilendirmeler yapılarak, başka vaka olup olmadığının araştırıldığı kaydedildi.
KORUNMA YÖNTEMLERİ
Açıklamada, virüsten korunmanın, sivrisineklerle entegre mücadele ve bireysel korunma yöntemleri ile sağlanabildiğine dikkat çekilerek, şu ifadelere yer verildi:
“Bireysel korunma yöntemlerinde; evdeki su birikintileri, depolar gibi sivrisineklerin üremesini kolaylaştıran faktörlerin ortadan kaldırılması, evdeki pencerelere sineklik takılması, kişisel olarak sivrisinek kovucu spreylerin kullanılması, uzun kollu koruyucu kıyafetler giyilmesi, sivrisineklerin pik yaptığı saatlerde bina dışı aktivitelerden kaçınılması, hasta hayvan dokuları ile temas ederken eldiven kullanılması önerilir. Özetle hastalıktan korunmada temel yaklaşım sivrisinek üreme alanlarının azaltılması ve sivrisinek sokmalarından korunmaktır.”